DAVUTOĞLU’NDAN ADALET BAKANLIĞI VE HSK’YA ÇAĞRI:  KORONAVİRÜS KARARLARINI GENİŞLETİN
23.03.2020

DAVUTOĞLU’NDAN ADALET BAKANLIĞI VE HSK’YA ÇAĞRI: KORONAVİRÜS KARARLARINI GENİŞLETİN

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu sosyal medya hesaplarından gerçekleştirdiği canlı yayında partisinin Adalet Politikaları İzleme Başkanlığı tarafından hazırlanan teklifi gündeme taşıdı. Davutoğlu, Koronavirüs ile mücadele kapsamında özellikle Adalet Bakanlığı ve HSK kararlarının genişletilmesini istedi.

Gelecek Partisi Lideri Davutoğlu, sosyal medya hesaplarından yaptığı açıklamasında; cezaevi koşullarına dikkat çekerek koronavirüs ile ilgili mücadele kapsamında, daha radikal kararlar alınması gerektiğini söyledi. Ziyaretlerin kısıtlanmasının yetersiz yanlış olduğunu vurgulayan Davutoğlu; “temel insan ve mahkum haklarına, etkili savunma hakkına aykırıdır” ifadesini kullandı. Ahmet Davutoğlu, Adalet Bakanlığı ve HSK tarafından alınan kararların genişletilmesi gerektiğini vurgulayarak, şu teklifleri sundu;  

1) Yargı paketine dahil edilen gerek hasta ve yaşlılar, gerekse “hamile, lohusa, çocuklu kadınların” cezalarının bir buçuk yıl tehiri ve adli kontrol şartıyla tahliyeleri olumludur. Lakin sadece adli vakalarla sınırlı kalmayıp tüm tutuklu ve hükümlüleri de kapsar şekilde genişletilmelidir.

Mahkumiyet cezalarının infazının ertelenmesi, infaza ara verilmesi veya infazın evde yaptırılması seçenekleri değerlendirilmelidir.

2) 60 yaş üstü sadece hasta tutuklu ve mahkumların tahliyesi olumlu bir karar olmakla birlikte yetersizdir. 60 yaş üstü tüm tutuklu ve mahkumların bu süreçte tahliyesi, salgınla mücadele açısından da faydalı olacaktır.

– Cezaevlerindeki hücre ve koğuşlara kapasitelerinin iki veya üç katına kadar mahkum ve tutuklu konulması uygulamasından vazgeçilmelidir.
Bu uygulama virüsün yayılmasına hizmet etmekte olduğu kadar temel insan haklarına da aykırıdır. Hücre ve koğuşlar insan sağlığına ve kapasitesine uygun hale getirilmelidir.

– Tutuklu yargılama konusundaki ısrardan vazgeçilmeli, AİHM ve AYM’nin kararları doğrultusunda ve zorunluluk bulunmayan tutuklama kararları kaldırılarak, yerine diğer adli kontrol tedbirleri uygulanmalıdır. Cezaevlerindeki insani yaşam şartlarının önünde engel teşkil eden bu yaklaşımdan derhal vazgeçilmelidir.

– Tutuklu ve mahkumların yaşam hakkını da içeren, sağlık ihtiyaçları yasal ve uluslararası sözleşmelere uygun şekilde yerine getirilememektedir. Bir tutuklu veya mahkumun sağlık kurullarına sevki için aylarca bekletildiği bir çok rapora yansımıştır. Aksaklıkların giderilmesi için zorunlu tedbirler acilen alınmalıdır.

Davutoğlu, gündemde olan infaz yasasıyla ilgili de partisinin önerilerini kamuoyuyla paylaştı. 

HENÜZ RESMİLEŞMEMİŞ OLAN İNFAZ YASASI İLE İLGİLİ ÖNERİLER

1. Korona virüsü salgını nedeniyle cezaevlerinde bulunan hükümlü ve tutukluların salgından korunması ve insan hak ve onuruna uygun bir şekilde cezaların infazı ile ilgili çalışma yapmaya karar verilmiş olmasını DESTEKLİYORUZ. Partimizin ısrarla talep ettiği bir çok tedbirden bir kısmının gündeme alınmış olmasından da memnuniyet duyuyoruz

2. Ülkemiz, Covid-19 mücadelesi kapsamında zor günlerden geçmektedir. Bu açıdan infaz yasası paketinin önemi bir kat daha artmaktadır. Bu bağlamda paket TBMM içinden ve dışından tüm siyasi partiler, hatta baro ve STK’ların katılımıyla düzenlenmeli ve yasalaşmalıdır. 

3. Aşırı derecede hasta, yaşlı, hamile, lohusa ve küçük yaştaki çocuklarıyla birlikte cezaevlerinde bulunan tüm vatandaşlarımızın başka hiçbir ayrım ve istisna gözetmeksizin alınacak tedbirlerden eşit bir şekilde istifade ettirilmeleri sosyal ve hukuk devleti olmanın olmazsa olmaz gereğidir.

4. Vatandaşlar arasında ayrım ve ötekileştirme yapılarak yasa çıkarılması kabul edilemez. Alınacak tedbirlerin tamamı herkese uygulanmalıdır. Hangi suçtan olursa olsun tüm hükümlü ve tutukluların can güvenliği ve sağlık hakları devlet tarafından garanti altında olduğu bu nedenle ayrımcılık içeren uygulamaların karşısında olduğumuzu belirtiyoruz. 

5. Tüm TC vatandaşlarının eşitliği ilkesine aykırı düzenleme ve uygulamaların düzeltilmesinin Anayasa Mahkemesi’ne havale edilmesi kabul edilemez. Bu siyasi ahlaka sığmadığı gibi Anayasa Mahkemesi’nin bağımsızlığına ve saygınlığına müdahale ortamı hazırlar ve mahkemeyi siyasallaştırır. Bu nedenle insan hak ve onurunu önceleyen bu düzenlemenin de itibar ve onurunun TBMM ait olacaktır